Finansal okuryazarlık, bireylerin ekonomik güvenliğinden piyasaların istikrarına kadar uzanan geniş bir etki alanına sahip. Peki, Türkiye’de finansal okuryazarlık ne seviyede? Dünya ile karşılaştırıldığında nasıl bir tablo karşımıza çıkıyor? Tüm bu soruları, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Finansal Bilimler Fakültesi Sermaye Piyasası Bölümü’nden Prof. Dr. Korhan Gökmenoğlu ile konuştuk.
Bilgiye dayalı finansal kararlar, bireylerin ekonomik refahını doğrudan etkiliyor. Bu röportajda, finansal okuryazarlığın tasarruf, yatırım ve borç yönetimi üzerindeki etkilerini; uluslararası veriler ve karşılaştırmalar eşliğinde, sermaye piyasalarına yansımalarıyla birlikte değerlendirdik.

Türkiye’de Finansal Okuryazarlık Seviyesi Hangi Düzeyde? Bu Konuda Yapılan Araştırmalar Ne Gösteriyor? Dünya İle Kıyaslandığında Nasıl Bir Tablo Ortaya Çıkıyor?
Finansal okuryazarlık, bireylerin ve toplumların finansal refahının artırılması için temel bir yaşam becerisi olarak kabul ediliyor. Bu nedenle finansal okuryazarlığın doğru ölçülmesi büyük önem taşıyor. Yapılan çalışmaların sonuçlarını tek cümleyle özetlememiz gerekirse hem dünya hem de Türkiye’de finansal okuryazarlık oranı son yıllarda artıyor olsa da, henüz arzu edilen noktaya ulaşmış değil. Özellikle, Türkiye OECD ülkelerine kıyasla bu hedefe şu an için daha uzak.
Bu genel saptamadan sonra, önce dünyadaki durumu, ardından da Türkiye’deki bulguları detaylandırabiliriz.
Yüksek Gelir Grubundaki Ülkelerin Finansal Okuryazarlıkta Daha İleri Noktada Olduğunu Gözlemliyoruz.
Birçok ülkede gerçekleştirilen incelemelerin en temel sonucu, finansal okuryazarlık düzeyinin yeterli olmadığıdır. Her ne kadar insanlar finans alanında bazı temel bilgilere sahipse de şu anki finansal okuryazarlık düzeyi insanların zorlu ekonomik koşullarda sağlam finansal kararlar almaları için yeterli değil. Bir diğer dikkat çekici tespit, finansal okuryazarlığın gelir, eğitim düzeyi, cinsiyet, yaş, ırk, etnik köken ve kentsel veya kırsal yerleşim yerinde yaşıyor olmak gibi faktörlerden etkilendiğidir. Yüksek gelir grubundaki ülkelerin finansal okuryazarlıkta daha ileri noktada olduğunu gözlemliyoruz. Finansal okuryazarlık ile yaş arasında ise ters “U” şeklinde bir ilişki olduğu görülüyor. Yani, finansal okuryazarlık düzeyi genç ve ileri yaştaki bi- reylerde daha düşükken, orta yaş grubunda daha yüksek olma eğiliminde. Bu tespit iki açıdan önemli. İlk olarak, yaşı ilerlemiş bireylerin finansal okuryazarlık seviyesinin düşük olması, onları özellikle dolandırıcılık gibi risklere karşı savunmasız hale getirmektedir. Gençlerdeki düşük finansal okuryazarlık oranı ise bu alanda daha fazla gayret etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.
OECD’nin 2023 yılında yayımladığı raporda, 39 ülkede yetmiş bine yakın kişiye uyguladığı finansal okuryazarlık anketiyle ilgili oldukça kayda değer bulgular var. Yetişkinlerin yalnızca üçte birinin minimum hedef puanına ulaşabilmesi kat etmemiz gereken çok yolumuz olduğunu gösteriyor. Daha da düşündürücü olan, finansal ürün ve hizmetleri satın alırken yetişkinlerin sadece %26’sının karşılaştırma yapması ve %24’ünün bağımsız kaynaklardan tavsiye almasıdır. Günümüzde, en küçük harcamaları bile yaparken internetten saatlerce araştırma yapan, tanıdıklarına danışan, indirimleri takip eden insanlar çok daha kritik öneme sahip finansal kararlar söz konusu olduğunda aynı özeni göstermiyor. Anketin uygulandığı bireylerin %15’inin en az bir tür dolandırıcılığın kurbanı olduğunu beyan etmesi ve bu grubun kayda değer bir kısmının düşük finansal okuryazarlığa sahip olması da dikkat çeken bir gösterge. Dijital finansal okuryazarlıkla ilgili de önemli ölçüde bilgi eksikliği olduğunu görüyoruz. Anket katılımcılarının yaklaşık yarısı halka açık Wi-Fi ağlarını kullanarak çevrimiçi alışveriş yapmanın güvensiz olduğunu bilmiyor. OECD’nin bu raporu oldukça kapsamlı olup burada yalnızca çarpıcı birkaç sonuca değinebildik. Ancak konuyla ilgilenenlerin raporu incelemelerini öneririm.
Türkiye üzerine gerçekleştirilen incelemelerden elde edilen sonuçlar arasında bazı farklılıklar olsa da, genel bir değerlendirme yapıldığında ülkemiz açısından tablonun çok da parlak olmadığı söylenebilir. Örneğin Standard & Poor’s’un araştırmasında Türkiye 144 ülke arasında 120. sırada yer aldı. Bazı çalışmaların bulguları bir miktar daha olumlu olsa da, ne yazık ki hiçbir araştırmada Türkiye’nin üst sıralarda yer almadığını görüyoruz. Birkaç yıl önce Boğaziçi Üniversitesi’nden meslektaşlarımızın OECD INFE metodolojisini kullanarak bir çalışma yaptılar. Elde edilen bulgular şu ana kadar söylediklerimizi destekliyor. Bu çalışma ayrıca ülkemizde finansal okuryazarlık düzey- inin kadın ve erkekler arasında kayda değer şekilde farklı olduğunu ortaya koyuyor.
Yetişkinlerin Yalnızca Üçte Biri Minimum Finansal Bilgi Seviyesine Ulaşabiliyor.
Yetkililer ve ilgili kurumlar da bu eksikliklerin farkında. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2024 yılı başında yaptığı bir konuşmada, finansal okuryazarlık seviyesi düşük yatırımcıları sermaye piyasalarındaki risklere karşı uyardı. Aynı konuşmada, finansal okuryazarlığın artırılmasının önemine vurgu yaparak, bu doğrultuda yeni bir girişim başlatılacağından bahsetti.


Yazı: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Finansal Bilimler Fakültesi Sermaye Piyasası Bölümü – PROF.DR. KORHAN GÖKMENOĞLU