Küreselleşme, yirminci yüzyılın son dönemlerinde büyük öneme sahip olan bir fikirdir. Brookings Enstitüsü’nden Barry Bosworth ve Philip H. Gordon küreselleşmeyi genel hatlarıyla “ulusal sınırlar arasında bağlantıların ve akışların (insanların, malların, sermayenin, fikirlerin ve kültürlerin) genişlemesi ve yoğunlaşması” olarak tanımlamaktadır.
Bu tanım konusunda bir fikir birliği olmaması küreselleşmenin çok yönlü olmasına bağlanabilir. Örneğin; bazı ekonomistler küreselleşmeyi, ekonomik sistemlerin entegrasyonu olarak tanımlarken siyaset bilimciler bunu büyük ticaret blokları ve çok uluslu şirketlerin gücü aracılığıyla ulusal siyasi otoritenin yayılmasını sağlayan bir süreç olarak görmektedirler. Sosyologların da bunu ulusal kültürleri aşındıran bir süreç olarak görebilme ihtimalini de göz önünde bulundurursak tartışmalı bir terim olduğu hususunda hemfikir olabiliriz.


Bazı gözlemciler, günümüz küreselleşmesini yeni bir olgu olarak görmüyor ve köklerinin 16. yüzyıldaki büyük ticaret şirketlerinin büyümesinde yattığını belirtiyorlar. Diğer gözlemciler ise küreselleşmenin günümüzde geçmiştekinden çok farklı olduğunu söylüyorlar. Bosworth ve Gordon, son yıllardaki küresel entegrasyonun, derece, yoğunluk, hız, hacim ve coğrafi erişim açısından geçmiştekinden çok daha fazla olduğunu gözlemliyor. Değişimin çok hızlı olmasından dolayı bazı analistlerin bundan bir devrim olarak bahsetmesini de yadırgamamak gerekiyor.
Küreselleşmenin genişlemesinin arkasında birçok güç olduğu aşikârdır. Teknolojik gelişmelerin iletişimin hızını önemli ölçüde artırması ve maliyetlerini düşürmesi herkesin gözlemlediği bir unsurdur. Bununla birlikte, dünya ticareti son birkaç yılda olağanüstü bir şekilde artmış ve dış ticaret birçok ülkenin gayrisafi milli hasılasının büyük bir oranını oluşturmuştur. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’nde ticaret 1930’larda gayrisafi milli hasılanın yaklaşık %5’i iken günümüzde %30’lar civarına çıkmıştır. Bu oranın artmasıyla birlikte çok uluslu şirketler sayıca, yabancı yatırım, satış, çalışan ve dünya çapında etki açısından ciddi ölçüde büyümüştür. Ticareti finanse etmek ve yabancı varlıklar edinmek için dünyada dolaşan para miktarında patlayıcı bir büyüme olmuştur. Spekülatif parada da büyük miktarda artış olmuştur.
YAZI: DOÇ. DR. ERHAN ÇANKAL & Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Bankacılık ve Finans Bölümü